Lamina kelimesi aslında ‘tabaka’ , ‘ince bir tabakayla kaplanmış şey’ anlamına gelmektedir. Laminant parke dediğimizde aklımıza gelen şey zeminin üzerine yerleştirilmiş kaplama materyalidir. Aynı mantıkla dişin yüzeyine ince bir tabaka porselen uygulamasına da lamina diyoruz. Laboratuvarda ince bir katman halinde üretilmiş olan yaprak şeklindeki porselenler, bir sonraki aşamada dişlerin ön yüzlerine kuvvetli yapıştırıcılar ile yapıştırılır.
En çok ‘dişten aşındırma yapılıyor mu’ sorusunu duyuyorum. Bu konuya da değinmekte fayda var. Eğer kişinin dişleri olması gerekenden çok daha küçük ise ya da dişlerin arasında boşluklar mevcut ise bazı durumlarda aşındırma yapmaya hiç gerek kalmıyor. Fakat dişlerde fazla miktarda yüzey bozulması, renklenme ya da pozisyon bozukluğu varsa bir miktar sadece dişlerin ön yüzeylerinden aşındırma yapılır. Burada yapılan aşındırma ise kaplamada yapılan diş kesimiyle karşılaştırılmayacak derecede küçüktür. Kaplama yapabilmek için dişin tüm yüzeylerinden oldukça fazla kesim yapmak mecburiyetindeyiz.
Kırılıyor mu? Lamina için kullanılan porselen materyalleri ‘emax’ dediğimiz cam seramik malzemeden oluşurlar. Yapısı gereği eğer dişe doğru yapıştırma teknikleri ile yapıştırılırsa kırılması pek mümkün değildir. Tabi ki kendi diş dokumuz kırılabiliyorsa, ağıza uygulanacak bütün materyaller de aynı kırılma riskini taşır. Dolayısıyla herhangi bir yemek kısıtlamasında bulunmuyoruz, lamina uyguladığım hiç bir hastama şunu yeme, bunu ısırma demiyorum. Rahatlıkla elma armut ısırarak yiyebilir.
Kimlere uygularız? Büyüme ve gelişimini tamamlamış bireylere uygulanabilir. Tabi ki dişlerin sadece pozisyon bozukluğu varsa, yani tek problem çapraşıklık ise öncelikle ortodonti tedavisi düşünmek gereklidir. Bu sayede ağza herhangi bir yabancı madde yerleştirilmemiş olur. Her ne kadar lamina tedavisi diş dokusuna en az dokunduğumuz tedavi yöntemi olsa da, koruyucu hekimlik çerçevesinde, ortodontinin mümkün olduğu durumlarda protez düşünmemek daha doğrudur.
Sonuç olarak, laminanın asıl amacı estetik kazanımdır. Ne kadar gerekli olup olmadığı ise, bireyin sosyal yaşantısında dişlerinden ne kadar mutlu ya da mutsuz olduğuyla alakalıdır.
Msc. Dt. Ali Ozan Zencircioğlu